Sonntag, 30. Juni 2019

Edebiyatın aynasından Almanca ve Kürtler



Kürtlerin Almanca ile edebi imtihanı

Peter Lerch, Hugo Makas, Martin Hartmann gibi şarkiyatçıların çalışmalarında Kürtçe hikayeler, ağıtlar, cümle kalıpları Almanca çevirileri ile beraber yer alır. Almanca ve Kürtçe ilişkisi düşünüldüğünde bu çalışmalar için iki dil arasındaki ilk çeviriler denilebilir. Fakat bunlardan ayrı olarak Martin Hartmann’ın 1904 yılında Almancaya çevirip Berlin’de yayımladığı Melayê Cizîrî’nin Diwan’ı çeviri alanında en ciddi ve önemli çalışmadır. 1935 yılında Kamiran Âli Bedirxan, Leipzig’den okul arkadaşı Curt Wunderlich’ın yardımıyla yazdığı Almanca şiirlerini ‘Der Schnee des Lichtes’ ilk kez 1935 yılında Berlin’de yayımlar. Şiirlerini Almanca yazmış olmasına rağmen onları ‘Kürt şiiri’ olarak tanımlar. Yine Kamiran Âli 1937 yılında ise  Herbert Oertel  ile yazdığı  “Der Adler von Kurdistan“  Almanca romanı Postdam’da yayımlar. Kürtler açısından durgun geçen bir dönemden sonra 1960’lı yıllarda Kürdistan’ın farklı parçalarından öğrenciler, okumak için Almanya’ya gelir ve burada Komeleya Xwendekarên Kurdistanê’yi (Kürdistanlı Öğrenciler Derneği) kurar. Yaptıkları çalışmalar Kürtlerin Avrupa kamuoyunda görünür olması açısından çok faydalı olsa da çeviri alanında kayda değer bir eser bırakmadılar. Özellikle Türkiye’deki 1980 askeri darbesinden önce ve sonra Almanya ve Almanca konuşulan ülkelere Kürtlerin göçü ile birlikte bir kıpırdanmadan söz edebiliriz. Örneğin Komkar Yayınları, 1987 yılında Gundî Dilberz’in Almancaya yaptığı çevirilerden oluşan  Cegerxwîn’in bir şiir kitabını Almanya’da basıyor. Şunu da belirtmek gerekir ki, bu dönemlerde modern Kürt edebiyatının kendisi de zaten henüz emekleme çağında. Zira şiir dışında çevirisi yapılacak çok eser de bulunmuyor. 2010’lu yıllara kadar Kürtçeden Almancaya yapılan çeviriler çoğunluktayken, 2010’lardan sonra ise Almancadan Kürtçeye çeviride gözle görülür bir artış oldu.
Yazıda bahsi geçen kitaplar, çocuk edebiyatını kapsamayacak biçimde roman, şiir, öykü, anlatı vb. edebi eserleri kapsıyor. Almanca ve Kürtçe arasındaki çeviriler dışında, Kürt olup, Kürtçe dışında başka bir dilde yazmayı tercih eden ve Almanca ile bir şekilde ilişkisi olan yazarlara da kısaca değinmeye çalışacağım.   

Kürtçeden Almancaya çevirilen kitaplar

Almanların yazdığı biçimiyle Bachtyar Ali, Kürtçedeki yazımıyla Bextiyar Elî artık sadece Almanya’da değil Almancanın konuşulduğu Avusturya ve İsviçre gibi ülkelerde de tanınan bir yazar. Almanya’da 20 yılllık ikametinden sonra romanlarının çevirisi yapılan Kürdistan’ın Silêmanî kentinden olan Bextiyar Elî için Alman medyası 'böyle bir yazar bu zamana kadar nasıl keşfedilemedi' yorumunu yapmıştı. Oysa cevabı Bextiyar Elî’nin de birçok defa dile getirdiği gibi çok basitti: "Bu işin altından kalkabilecek çevirmen yoktu.” Şimdiye kadar üç romanı Almancaya çevirildi. Romanlarının Almanca çevirisi yazarın Avrupa’ya da açılmasını sağladı. “Der letzte Granatapfel” (Orijinal adı: Dwahamin Hinari Dunya) romanı Fransızca ve İtalyancaya da çevirildi. Fakat bu çeviriler Kürtçeden değil Almancadan yapıldı. Kürt edebiyatının iki önemli yazarı Mehmed Uzun ve Helim Yûsiv’ın da birer romanı Almancaya çevirilmişti. Şimdiye kadar Kürtçeden Almancaya çevirilen kitaplar ise şu şekilde:     
* Bachtyar Ali, Der letzte Granatapfel, Kürtçeden çeviren Ute Cantera-Lang ve Rawezh Salim, Unionsverlag, 2016, Zürich
* Bachtyar Ali, Der Stadt der weißen Musiker, Çev. Peschawa Fatah ve Hans-Ulrich Müller-Schwefe, Unionsverlag, 2017, Zürich
* Bachtyar Ali, Perwanas Abend, Çev. Ute Cantera-Lang ve Rawezh Salim, Unionsverlag, 2019, Zürich
* Mehmed Uzun, Im Schatten der verlorenen Liebe, Çev. Husên Duzen ve Andreas Grenda, Unionsverlag, 1998, Zürich
* Helîm Yûsiv, Der schwangerer Mann, Çev. Heidi Karge, Unrast yayınları, 2004,
* Mahmud Baksi, Dono, Çev. Barbara Sträuli, Unrast Yayınları, 1999,
* Musa Anter, Die schwarze Wunde - ein kurdisches Theaterstück, Çev. Yusuf Yesilöz ve Erika Eichholzer, Ararat Yayınları, 1994
      

* Ehmedê Xanî, Mem u Zîn, Çev. Feryad Fazil Omer, Institüt für Kurdische Studien Berlin yayınları, 2018, Berlin
* Şêrko Bêkes, Geheimnisse der Nacht pflücken, Çev. Renate Saljoghi Reingard ve Shirwan Mirza, Unionsverlag, 2019, Zürich
* Abdulla Goran, Blutige Rose, Çev. Feryad Fazil Omer, Institüt für Kurdische Studien Berlin yayınları, 2016, Berlin
* Zehn kurdische Erzähler, (Redwane Ali, Sahine B. Sorekli, M. Emin Bozarslan, Hesene Mete, Firat Ceweri, Mehmet Ali Kut, Kurdo Husen, Bave Naze, Filit Totani, Jemal Nebez), Çev. Husên Duzen ve Andreas Grenda, Ararat Yayınları, 1996
Yine Almanya’daki Kürt Öğrenciler Birliği’nin (YXK) Kürt şair Cegerxwîn’in 100. doğum yıldönümü vesilesiyle hazırladığı kitapçıkta Almancaya çevirisini Lokman Turgut’un yaptığı şiirleri var.
Avusturya’da yayın yapan edebiyat ve sanat dergisi Podium’un 2017 'Türkiye’ dosyasında Îsabella Berîvan’in çevirileriyle Rênas Jiyan, Rojen Barnas, Berken Bereh, Omer Dilsoz, Çiya Mazî ve Arjen Arî’nin de birer şiiri bulunuyor. 
Hauses für Poesie Berlin tarafından yönetilen onlarca dilden şiirlerin yer aldığı internet platformu lyrikline.org’da Mueyed Teyib, Kerîm Kurmanc, Tengezarê Marînî, Yıldız Çakar, Fatma Savci, Eskerê Boyik’in bazı şiirlerinin Almaca çevirileri de Kürtçelerinin yanında bulunuyor.
 


Kürtçe dışında başka dillerde yazanlar
Yaşar Kemal Kürt olup başka dillerden yazan ve eserleri Almancaya çevirilen yazarlar arasında en çok tanınanı. Şimdiye kadar yalnız Zürich merkezli Uninonsverlag etiketiyle 19 romanının Almanca basımı yapıldı. Yine Arap yazın dünyasında tanınmış bir isim olan Suriye Kürtlerinden Selim Berekat’ın şimdiye kadar iki romanı da Almancaya çevirildi. Son olarak Şam’da yaşayan ve Arapça yazan Niroz Malek’in kısa öykülerinden oluşan 'Der Spaziergänger von Aleppo' kitabı Arapçadan Almancaya iki yıl önce çevirildi ve kitap belli ölçüde ilgi gördü. Hesekêli Kürt ama Arapça şiirler yazan Aref Hamza’nın bir şiir kitabı 'Du bist nicht allein' adıyla Almanca olarak yayımlandı.
Türkçe yazan Kürt yazarlardan Yavuz Ekinci, Burhan Sönmez, Selahattin Demirtaş, Suzan Samancı, Yılmaz Erdoğan, Haydar Işık’ın da Türkçe kitapları Almancaya çevirildi. Mahmud Baksi’nin İsveççe yazdığı kitapların Almancası da mevcut. Aynı zamanda sinemacı da olan ve birçok dilin yanı sıra Türkçe’ye de 'Babamın Tüfeği' olarak çevirilen Huner Selim’in Fransızca yazdığı otobiyografik anlatısı 2004 yılında Almancada 'Das Gewehr meines Vaters: Eine Kindheit in Kurdistan' adıyla okucuyla buluştu.
    
Mülteci bir dil olarak Almanca
Bu yazarların çoğu 80 ve 90’lı Almanya’ya okuma amaçlı ve mülteci olarak yerleşen Kürtlerden oluşuyor. Kürtçenin yanı sıra kaleme aldıkları Almanca şiir, öykü ve romanlar çok fazla tanınmasa da bulundukları yerellerde az da olsa bir okuyucu kitlesine sahipler. Bunlardan birkaçını ise şöyle sıralayabiliriz: Haydar Işık, Yunus Behram, Nezif Telek, Sharam Qawami, Hasan Dewran, Hussein Habasc, Hussein Ezadi, Tengezarê Marînî, Feryad Fazıl Omer.

Almanca yazan Kürt yazarlar
Babası Irak Kürtlerinden olan Sherko Fetah için en çok tanınan yazar diyebiliriz. Almanya’da çeşitli edebiyat ödüllerine layık görülen yazarın bir romanı Kürtçeye de çevrilmişti. Akademik çalışmaları ile tanınan Prof. Dr. İlhan Kızılhan da iki yıl önce 'Das Lied der endlosen Trockenheit: Ein Roman aus den kurdischen Bergen' adıyla Almanca bir roman kaleme aldı. Duhok doğumlu ve çocuk yaşta ailesi ile birlikte Almanya’ya yerleşen Karosh Taha da 'Beschreibung einer Krabbenwanderung” romanı ile güçlü bir çıkış yaptı. Genç yazar bu romanı ile anadili Almanca olmayıp Almanca yazan göçmen yazarlara verilen Hohenems Edebiyat Ödülü’nü kazandı. Almanya’nın Münih kentine doğan ve Kürt-Êzîdî bir babanın kızı olan Ronya Othmann’nın Almanca şiirleri çeşitli dergi ve antolojilerde yayımlandı. 

Almancadan Kürtçeye çeviriler
Almacadan Kürtçeye çeviri son yıllarda bir gelişim gösterdi. Zaten çok eskilere dayanan bir serüveni de yok. Bu kısımda adını andığımız eserler Kurmancî ve Kirmanckî lehçelerini kapsıyor. Son yıllarda basımı yapılan bazı çeviriler ise şu şekilde sıralanabilir: 
* Franz Kafka, Bedelîyayîş, Almancadan Kirmanckîye çeviren: Dr. Jêhatî Zengelan, Vate Yayınları, 2014, İstanbul
* Franz Kafka, Veguherîn,  Almancadan Kurmancîye çeviren: Fatih Aydın, Lîs Yayınları, 2010, Diyarbakır
* Franz Kafka, Koloniya Tawanê, Çev. Fatih Aydın, Lîs Yayınları, 2016, Diyarbakır
* Sherko Fetah, Li Welatê Sînoran, Çev. Husên Duzen, Ayrıntı Yayınarı, 2015, İstanbul
* Joseph Roth, HÎOB: Romana Zilamekî Asayî, Çev. Husên Duzen, Rûpel yayınları, 2017, İstanbul
* Stefan Zweig, Kişik, Çev. Salih Badilî, Lîs Yayınları, 2012, Diyarbakır
* Heinrich Heine, Helbestên Bijarte, Çev. Hussein Habasch, Hogir Yayınları, 2001, Bonn
* Erich Fried, Helbestên Rengîn, Çev. Tengezarê Marînî, Êkitiya Nivîskarên Kurd-Duhok yayınları, 2006, Duhok
* Heinrich Böll, Şerefa Wendabûyî ya Katharina Blum, Çev: Şahînê Bekirê Soreklî, Weşanên Nûdem, 1997, Stockholm
* Rainer Maria Rilke, Ji Şa´irekî Ciwan re Name, Çev: Abdullah İncekan, Nûbihar Yayınları, 2016, İstanbul

Bu yazı PolitikART'ın 264. sayısında yayımlandı

Mittwoch, 5. Juni 2019

Çar zarok û çar helbest


Di helbestên çîrokî de zarokên Kurd


Di helbesta Kurdî a modern de 'helbesta çîrokî' (narrative poetry) an bi binavkirina Şêrko Bêkes 'çîrokî şê’r’ ne berbelav be jî têra xwe heye. Heger em ji bo Şêrko Bêkes bêjin di helbesta Kurdî de hoste û danerê vê şêwazê ye, ez dibêm qey wê ne şaş be. Bes ji xeynî Şêrko Bêkes şairên wekî Mîkaêlê Reşîd, Rojen Barnas, Edo Dêran jî bêyî ku hay ji helbestên Şêrko Bêkes hebin,xwe li vê şêwazê girtine. Di Kurmancî de Mueyed Teyîb jî bi vî şêwazî helbest nivisîne lê haya wî ji şêwaza Şêrko Bêkes hebû. Di vê nivîsê de miraza min ew e behsa çar helbestan bikim ku bi şêwaza helbesta çîrokî hatine nivisîn, digel wê jî lehengên wan helbestan zarok in. Her yek bi çavê zarokekî/e trajediya Kurdan, guherîna civakê, kêşeya jiyanê û encama feqîriyê şanî me dike. Li Bakur jixwe ew şêwaz ne zêde bû û îroroj jî ji ber bayê postmodernîzmê nema kes silavê jî lê dike. Ji ber her çar helbestên me şahidê dewra xwe ne, çêtir e li gorî kronolojiya nivîsandina wan her çar helbestan em behsa wan bikin.

Diyaloga qîza biçûk û kalo 

Helbesta yekê "Bal Lenîn" a Mîkaêlê Reşîd e, tarîxa danîna wê 1969 e. Helbest li gorî teswîrkirina mekan û kesan pirr serketî ye. Lehenga me "qîzeke biçûk" e û tevî diya xwe bi otobosekê dihere Moskovê ango li gorî xeyala wê "Bal Lenîn". Em dizanin ku Lenîn hingî ne sax e, lê şair ji çavê "qîzeke biçûk" rêwitiyeke ber bi Moskovê xeyal û hewasa wê ya li ser Lenîn şanî me dike. Digel ku 24 sal di ser Şerê Cihanê yê Duyemîn re derbas bûne, ji helbesta Mîkaêlê Reşîd mirov tê digihîje ku bajar hê teze tê ser hemdê xwe. Di otobosê de "kalekî jarik" jî heye û dêhna wî li ser meraq û hewaskariye "qîza biçûk" e û jê pirsan dike. Çer ku "qîza biçûk" jê re dibêje, "Ez niha, kalko, diçim bal Lenîn" êdî kamera li ser "kalo" ye û ji flaschbackê em fêhm dikin, şervanekî Lenîn bûye.


''-Ez niha, kalko, diçim bal Lenîn,-
Dengê wê temize û zîz.
Her kes wê demê dorê seqirî,
Û ker’ bûn dengê meriva,
Her kes vir kete nava mitala
Ji wî navê ezîz, dilnêzîk.
Kalê jî ew roj anî bîra xwe,
Wexta ew xort bû û ser xwe,
Û hema vira, vê Moskovêda
Çend deqa wîra xeberda.’’

 

Her wiha di wan salan de gelek xort û qîzên Kurdan ji bo xwendinê berê xwe didan bajarê mezin ên Sovyetan û jenerasyona nû gund bi cih dihiştin û diçû bajaran.  "Qîza biçûk û sûretsor" jî cara yekemîn bajarekî ewqas mezin dibîne di helbestê de ji xwe re wisa difikire:

"Wa, çiqas mezin, çiqas bilindin,
Çi zefin meriv soqaqa,
Çiqas maşîne dikişin, diçin,
Çiqas dirêjin ev soqaq."


Hemoyê xeyalperest
Helbesta duduyê 'Pistepistek' a Şêrko Bêkes e. Ev helbesta wî ku li Bakur jî di nav xwendevanên Kurdî de eyan e, sala 1978´an li Şamê hatiye nivisîn. Lehengê helbestê Hemo ye û li Şamê boyaxçîtiya pêlavan dike. Hemo li gel kurdbûna xwe zarokekî karker e jî "bo kirîna nanî sibeyî".

 "Êvar bû
Hemoyê biçûk î boyaxçî
li quncikê Meydana Mezin
li nav dilê bajarê Şamê
serê westiyayî tewandibû wek firça nav destê xwe
laşê xweyê zirav bilez bilez
dihejand."*


 

Di helbestê de xeyalên Hemo beloq in û pê re pê re jî şair behsa wan xeyalan dike. Wan salan gelek Kurd mecbûr diman cih û warê xwe biterikînin. Dibe ku Hemo jî yek ji wan penaberan be ku xwe li Şamê girtiye, em pê nizanin. 

Li Mehabada xopan zarokekî çar salî
Helbesta sisiyê "Ez mendalekî çar salî me, Mamo!" a Rojen Barnas e û tarîxa lêkirina helbestê 1979 e. Em bi navê lehengê xwe nizanin, bes em dizanin çar salî ye û ji Mehabadê ye. 1979´an li Îranê hukmê Şah bi dawî bû û li şûna wê rejîma Xumeynî bû xwediyê dewletê. Di têkbirina Şahî de Xumeynî û aligirên wî tenê şer nekir, Kurd jî di nav de mixalefetên Fars, Azerî jî ji bo hilweşandina

rejîma Şahî şer kir û berdêl dan. Lê piştî ku Xumeynî şûna xwe qewî kir, fermana qetilkirina Kurdan da. Di wir de Mehabad bajarekî berxwedêr û diyarker bû. Mehabad ku heta fermana Xumeynî jî Kurdan ew bi rê ve dibir, bi awayekî trajîk alîgirên Xumeynî ew der dagir kir. Şairê me Rojen Barnas jî xuya ye piştî bihîstin û hayjehebûna wê têkçûnê helbesta xwe ya zîz lê kiriye. "Mendalê çar salî", "li kolaneke Mehabada xopan" tik û tenê maye, balafirên Îranê diya wî kuştiye, laşê wê parçe parçe bûye. Behsa bavê xwe nake, lê muhtemel e bavê wî jî şervanekî Kurd bûye. "Mendalê çar salî" jî ji nişka ve ji têkçûna Kurdan û dagirkirina Mahabadê şaş û metel maye ku dibêje me:

''Ez nizanim çawa bû, mamo!
Çarşevekî ket navbera me
Mîna cubê Îmam Xumeynî tarî
çarşevekî reşvegerî"
 


Bes tevî ewqas xopanbûn û têkçûna Mehabadê "mendalê çar salî" hêvîdar e, serbilind e:

"Ez mendalekî çar salî
Ez, niha malokan çê dikim ji xwe re
Ezê ji malokan ava kim Mehabadê
Mehabadek ku: Ji avahiyên xwêdana min xemilî"


Kîvîyê bextreş
Helbesta çarê 'Xwezî ez koviyek bama, ne Kîvî' a Mueyed Teyib e û sala 2007´an li Dihokê hatiye nivîsarê. Kîvî zarokek êtim û sêwî ye, tik û tenê ye. Jixwe, vebejerê helbestê jî Kîvî bi xwe ye. Bi peyv, rîtim û teswîrên xwe helbesteke pirr xweş e. Kîvî jî fena Heme boyaxçî ye, û ji xwe re dikeve nav xiyalan. Lomekar e jî Kîvî, hingî êş û elem dîtine xweziya xwe bi kovîbûnê, bi masîbûnê tîne:

"Xwezî ez,
Balindeyekê esmanê wî bam
Ez masîyeka rûbarê wî bam
Ne Kîvîyê boyaxçî bam!"

 

Kîvî, êşa guherîna civaka Kurd e, malbata Kîvî ji gund koçî bajêr kiriye:

''Berî heşt sala
Hêşta ez ê bişîr bûm
Hêşta ez gelekî hwîr bûm
Babê min rezê me firot
Pezê me firot
Mala me barkire bajêrî û
Em bûyne bajêrî.''

 

Lê Kîvî jî malbata wî jî ti xêrê ji bajêr nabînin. Kîvî bi tena serê xwe dimîne. Di vê helbesta dilşewat de bi kêşe û êşên civakî ya Kurdan ku li pey xwe şerek hiştine û bûne xwedî statû jî, şanî me xwendevanan dike. Barê zarokekî neh salî û liberxwedana wî ya jiyanê çendî çetin e, mirov ji çavê Kîvî dibîne. Ji ber hebûna şerên li welatên Kurdan belkî feqîrî û karkirina zarokan zêde nabe rojev, bes ew kêşeya hanê jî rastiya civaka me ye.

Belkî Hemo niha li Stenbolê ye….
Tevî ku her çar helbest li bajar û welatên cihê hatine nivisîn, qeder û êşa zarokan hema hema yek e. "Qîza biçûk" a Mîkaêlê Reşîd ji yên din hinek cudatir e, ew li cem diya xwe ye, li gorî zarokên dîtir zilma dewletê li ser xwe hîs nake. Loma jî em ji çavê wê dagirkirina Kurdistanê û êşa Kurdbûnê nabînin, bêtir dêhna me dibe ser meseleyên civakî, hîsên zarokane û dilpak. Lê her sêkên dîtir, ji ber ku Kurd in, li welatê wan şer heye, şerpeze û hêjar in. Bêxwedî ne, an dê û bav an hatine kuştin, an hebin jî ne xuya ne. Her wiha, heger Kurdekî/e bîrewer wan helbestan bixwîne, wê bibîne ku ji van çaxan heta niha qedera zarokên Kurdan û halê Kurdan zêde neguheriye.

Çawa laşê diya "mendalekî çar salî" ji bombeyên balafiran hûr hûr bû, çend sal berê jî li Cizîr, Nisêbînê laşê dayikan bi rojan li erdê ma an li ber zarokên xwe hatin kuştin. Dîsa wekî Mehabadê, Kerkûk û Efrîn jî hatin dagirkirin. An zarokekî ji Kobanê wekî Hemo an Kîvî li bajarekî mezin wekî Stenbolê boyaxçitî yan karekî din dike ji bo debara xwe. Ka kî dizane, belkî niha fena Hemo, xeyalan çêdike ji xwe re an fena Kîvî xwezîya xwe bi masîbûnê tîne.

* Êware bû!
Heme biçkolî boyaxçî
Serî mandûy daxistbû
Le sûçêkî gorrepane gewreke da
Le nawendî dillî Şama
Leser kursiye nizmekey xoy danîştibû
Peyta peyta
Weku fillçey nêwan destî
Cestey lerrî raejenî
      


Çavkanî

*Ji nav şiîrên min, Şêrko Bêkes, Ji Soranî werger: Rûken Bağdu Keski-Bedran Hebîb, Weşanên Avesta, 1995
*Ji Başûr Helbesta Baranê, Şêrko Bêkes, Ji Soranî werger: Mûhsîn Ozdemîr-Sîrwan Rehîm, Weşanên Ronahî, 2014
*Ne Ba Min Siwar Dike Ne Ax Min Peya Dike, Mueyed Teyîb, Weşanên Avesta,2014
*Kovara Tîrêj, Hejmar 1,
*We’de-Pencere-Mitale, Mîkaêlê Reşîd, Weşanên Belkî,2019



Ev nivîs 6ê Hezîrana 2019´ê di rojnameya Yeni Ozgur Politika de derçû

Bir cümlelik silah: Kürdistan sömürgedir

Foto: İbrahim Demirel 70’li yılların ikinci yarısında Kuzeyli Kürt örgütleri içinde sömürgecilik tartışmaları popülerdi. Ancak o günlerdeki ...