Hozan Dilgeş
70’li ve 80’li yıllarda şarkılarında hem sınıfsal hem ulusal sorunları işleyen, Kürtçü olduğu kadar sosyalist olan bir isim vardı: Hozan Dilgeş. 1984’teki “İlk Kurşun” ile yaşanan savaşı bir Kürt ve Êzîdî sanatçı olarak şarkılarına da aktaran Dilgeş’in kasetleri birçok Kürdün evinin bir köşesinde saklıydı. Şarkıları, silahlı mücadelenin doruğa çıktığı yılların adeta fon müziğiydi. O yılları hatırlayanların belleğinin bir yerlerinde belki de hâlâ yankılanıp duruyordur Dilgeş’in şarkıları.
1952 yılında Nusaybin’in Fisqîn köyünden Êzîdî bir ailenin 12 çocuğundan biri olarak dünyaya gelir. 14 yaşında tembûr çalmaya, 1975’ten itibaren de şarkı söylemeye başlar. O yılları bir röportajında şu sözlerle anlatır: ‘’Gençliğimde 24 saat halkın içindeydim. Sürekli ileri gelen, şahsiyetli kişilerle toplantılar yapıyorduk. 1970’lerde, Nusaybin, Hakkari, Van, Viranşehir, Derik, Cizre ve Mazıdağı‘nda siyasi geceler düzenledik. 1978 yılında Nusaybin’de devrimci bir genç vardı. Değerliydi, çalışkandı. Gerici kesimler tarafından katledildi. Bu şahadet üzerimizde çok büyük bir etki yarattı. Bu olay beni mücadeleye daha çok bağladı.’’
‘Kürdistan dedikleri bu olsa gerek’
Genç yaşında Kürdistan’da artık tanınan bir sanatçı hâline gelen Dilgeş, Nusaybin’in sıcak ve coşkulu o yıllarını anlatırken, ’’Kürdistan dedikleri bu olsa gerek’’ diyordu. O yıllar aynı zamanda iki figürün öne çıktığı yıllardır; Vietnam’daki ulusal kurtuluş mücadelesi önderi Ho Chi Minh ve Irak’taki Baas rejimi tarafından idam edilen Kürt kadını Leyla Qasim. Bu iki figür Hozan Dilgeş’i de etkiler. O yıllarda Nusaybin’de KUK, Özgürlük Yolu, Kawa, Rizgarî, Apocular, DDKO gibi birçok Kürt grup ve örgütü aktif olarak siyaset sahnesindedir. Hozan Dilgeş kendisi için “Ben de ilk başlarda KUK’a gönül vermiştim” der. 1974 ve 1975 yıllarında Nusaybin’de iki kaset çıkarır.
Bu iki şarkısı o yıllarda çok tutulur
Türk devletinin baskılarından dolayı 1978 yılında Avrupa’ya çıkmak zorunda kalan Dilgeş, burada da sanatsal faaliyetlerine devam eder. Almanya’ya yerleşen Dilgeş, o yılların iki meşhur Kürt celladı Kenan Evren ve Humeyni’nin yaptığı katliamlar üzerine şarkılar yapar. Bu iki şarkısı o yıllarda halk arasında çok tutulur. 1983’de Hunerkom’un düzenlediği bir geceye katılır ve o gece sonrasında Hunerkom’a katılır. Hunerkom’un sanat hayatı üzerindeki etkisi için “Hunerkom’un müzikal anlamda gelişmem adına çok büyük bir katkısı oldu” der.
Bu yıllarda Binevş Agal, Abdullah Savgat, Behiye Yasit, Ahmet Ergin gibi dönemin devrimcileri ile birlikte siyasi çalışmalar da yürütür. Sonra şarkılarında onları da ölümsüzleştirir.
‘Biçûkê Canê’ ve Halepçe Katliamı
1988 yılında gerçekleşen Halepçe Katliamı karşısında hissettiklerini daha sonra en çok bilinen şarkılarından biri olacak olan ‘Biçûkê Canê’ şarkısı ile ifade eder. Bu şarkısı için 2016 yılında verdiği bir röportajda “Biçukê Canê, Halepçe üzerine yazdığım bir eser, ilgiye bakıldığında mesajın yerini bulduğuna inanıyorum. Besteye baktığımızda bugün hâlâ güncelliğini koruyor. Bugün hâlâ Ortadoğu’da çocuklar ölüyor. Özellikle Kobanê ve Şengal’de. Bu parçayı 26 sene önce Halepçe cocukları üzerine yazdım. Ne yazık ki güncelliğini koruyor. Çünkü çocuklar hala öldürülüyor” diyordu.
Savaşın çetin geçtiği yıllarda da ‘Muxtaro’, ‘Çiyayê Bagokê’, ‘Egît bi heybet’ gibi şarkıları 80’li, 90’lı yıllarda Kürdistan’da yankılanır. Belki de o yıllarda şarkılarını dinleyen Kürt gençlerinden bazıları dağların yolunu tutmuştur. Hozan Dilgeş, aslında hep aynı şarkıyı söyledi; ‘Başka bir dünya mümkün’ , ‘Özgür bir Kürdistan mümkün’. Direniş kokan şarkıları hep güzel bir geleceği anlatıyordu.
‘Bizler bir aileyiz’
2010 yılında Hozan Dilgeş ile dayanışma gecesi düzenlenir. Ezîdî Kürt Sanatçılar Platformu (PHKE) ile Tev-Çand tarafından Almanya’nın Melle kasabasında organize edilen dayanışma gecesine çok sayıda sanatçı katılır. Bu gecede konuşan Dilgeş duygularını şu sözlerle ifade eder: “Beni çok gururlandırdınız. Çok mutlu oldum. Bizler bir aileyiz. Bizler gücümüzü toparlayarak birleşmeliyiz.”
Fakat bu hastalık bırakmadı ki söyleyeyim
Yaşamı boyunca 9 kaset çıkaran, Hozan Dilgeş 2017 yılının Ocak ayında yakalandığı şeker hastalığından dolayı iki ayağı kesilir. Almanya’nın Saarbrücken kentinde geçirdiği ameliyat sonrası Bielefeld Devlet Hastanesi’n de tedavisine devam edilen Hozan Dilgeş’i ziyaret edenler, sonraki sohbetlerinde onun moral ve coşkusundan hiçbir şey kaybetmemiş olduğunu anlatırlar. Bu günlerde onu ziyarete gelen sanatçı ve gazeteci arkadaşlarına veda niteliğinde konuşma yapıyordu, söyleyeceği sözlerin onun son sözleri olabileceğinin farkındaydı. Bu konuşmalarında birinde şunları söyler: “Şu an kafamın her yerinde şarkı, türkü var. Yazdığım onlarca yeni şarkı var. Kobanê, Şengal, Rojava direnişlerine hitaben yazdığım hazırda bekleyen şarkılarım var. Fakat bu hastalık bırakmadı ki söyleyeyim.”
11 Mart 2017´de tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitiren Dilgeş sesiyle, sanatıyla ölümsüzleşir.
Kaynak:
- Kürdistan Press, 16 Eylül 1987
- Ali Dapar: ‘Hozan Digeş’in rüyası gerçekleşti’, 26 Nisan 2010, Yeni Özgür Politika
- Erkan Gülbahçe: ‘Kobanê ve Şengal beni dile getirdi’, 17 Ocak 2015, Yeni Özgür Politika
- Murat Mang: ‘Hê jî dilê wî geş e’, 13 Ocak 2017 , Yeni Özgür Politika
- Hêvîdar Jîn Sürer, ‘Ölümsüz ezgiler bırakıp gitti’, 12 Mart 2017 ,Yeni Özgür Politika