20. yüzyılda Kürt doktorlar, mesleki formasyonlarının yanı sıra Kürt aydınlanmasında da önemli roller üstlendiler. Doktor Fuat ile başlayıp Doktor Şivan ile devam eden Kürt ulusal mücadelesinde öncü olmanın yanı sıra 80’li yıllardan sonra da birçok Kürt genci ya tıp eğitimini yarıda bırakarak ya da tamamlayarak ulusal mücadeleye katılmıştı. Bu gençler savaş koşullarında askeri görevlerinin yanında doktor olarak da hizmet verdiler. 90’lı ve 2000’li yıllarda hem tıp öğrencisi iken hem de doktorluk mesleğini icra ederken siyasal, kültürel ve sanatsal mecralarda da üretimde bulundular. Rodî Demirkapı da halk tarafından sevilen bir doktordu. Yaşar Kaya’nın deyimiyle ‘Kürtlük vadisinin iz bırakan, bölüğü belli bir Kürt yurtseveriydi’. Kürdistan’da başlayan hayatı sürgünde, trajik bir biçimde son buldu. Müzik çalar cep telefonlarının yeni çıktığı dönemlerde çoğu kişinin telefonunda kayıtlıydı seslendirdiği şiirler. Kimi zaman ‘Ez gerîla me, gul im gul’ diyerek özgürlük savaşçısının mücadelesini ve bu mücadelenin estetiğini anlatırken duygulandırıyor kimi zaman da yarı teatral bir biçimde seslendirdiği ‘Baz û Tolaz’ ile güldürüyordu. Dinlerken çoğu insan onun Almanya’da yaşamını yitirdiğinden de habersizdi.
Sürgün ve intihar
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kimi Almanyalı yazarlar sürgün yaşamına daha fazla dayanamayarak intihar etmeyi seçtiler. Özellikle Nazi rejiminden dolayı yurtlarını terk etmek zorunda kalan Ernst Toller, Walter Hasenclever, Walter Benjamin, Kurt Tucholsky, Stefan Zweig ve Ernst Weiß sürgünde yaşamına son veren yazarlardan bazılarıdır. Kendisi de babası gibi yazar olan Thomas Mann’ın en büyük oğlu Klaus Mann, Nazi rejimi sonrası döndüğü Almanya için “Kendimi anavatanımda bir yabancı gibi hissediyorum” diyerek Fransa’da yaşamına son vermişti. Geri dönüp Almanya’da yaşamına devam eden yazarlar da kendilerini hiçbir zaman oraya ait hissedemediler. İçsel sürgünlükleri her daim devam etti. Sürgün Kürtlerin yaşamak zorunda kaldığı Avrupa ülkelerinden biri olan Almanya’da da bundan 19 yıl önce bir Kürt aydını yaşamına son vermişti. Özellikle seslendirdiği Kürtçe şiirler ile sesine aşina olduğumuz Rodî Demirkapı ya da Kürtçe adıyla Dr. Bawer Rodî Qantoz. Ölüm haberini üzüntü ile okumuştu sevenleri: “Önceki gece saat 22.00’de evden ayrılan Dr. Rodî, Köln-Vings’te bulunan evinin karşısındaki bir parkta kendisini bir iple direğe asarak yaşamına son verdi.”(9 Mayıs 2001, Özgür Politika)
İki Kürtçe kitabı yayımlandı
Dr. Rodî, 1945 yılında Elazığ’ın Kovancılar ilçesine bağlı Kirvan (Gülçatı) köyünde doğdu. 1973’te Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 1991 yılında Kovancılar’da kurulan HEP şubesinin ilçe başkanlığını yaptı. Bingöl Merkez, Karlıova ve Elazığ’ın Kovancılar nahiyesinde doktorluk yapan Demirkapı, 5 Kasım 1992 tarihinde Türk devletinin kontraları tarafında evinde silahlı saldırıya uğradı. Saldırıda Demirkapı ağır yaralanırken, oğlu Şûrzan hayatını kaybetti. Dr. Rodî, bu saldırı üzerine 1993 yılında Avrupa’ya gitmek zorunda kaldı. Doktorluk mesleğinin dışında edebiyat ve felsefe ile de uğraşan ve birçok şiiri bulunan Dr. Rodî’nin iki Kürtçe kitabı yayımlandı. Şiirlerinden oluşan ilk kitabı ’Ez gerîla me, ez gul im gul’ Rewşen yayınlarından 1996 yılında, felsefi deneme yazılarının yer aldığı ’Hebûn mûtlaq e’ adındaki kitabı da 1999 yılında çıktı. İki dönem boyunca sürgünde Kürdistan Parlamentosu (PKDW) üyeliği de yapan Dr. Rodî evli ve dört çocuk babasıydı.
‘Halkı gibi yaşıyordu’
Onunla 1964 yılında okumak için geldiği İstanbul’da Musa Anter vasıtasıyla tanışan Yaşar Kaya, ölümünün ardından Dr. Rodî için kaleme aldığı yazısında ondan şu sözlerle bahsediyordu: “Dr. Rodî eşine ender rastlanan bir Kürdistanlı idi. Ava gider, ata biner, yarış atları besler, yaylaları cennet bilir, dağları yüreği bilir, onları sevda gibi tutku gibi kucaklardı… Dr. Rodî Kürtlük vadisinde iz bırakan, bölüğü belli bir Kürt yurtseveriydi. Hep bir Kürdistanlı gibi yaşadı. O, Kürt köylüsünün Kürt doktoruydu, halkı gibi yaşıyordu.’’ (12 Mayıs 2001, Özgür Politika)
Doktor Rodî, 12 Mayıs 2001 yılında doğduğu köyde binlerce kişinin katılımıyla toprağa verildi.