70’li yılların diasporasında Kürt müziği
- Avrupa’da 70’li yıllarda kaseti stüdyoda kayda alıp çoğaltma, maddi külfeti dışında çok zor bir olay değildi. Fakat iş, kasetin prodüksiyonu ile bitmiyordu. Dağıtım, satış ve tanıtımı için örgütlü bir yapının desteğine ihtiyaç vardı.
20. yüzyılın ikinci yarısından sonra Kürtlerin kentlere göçü ve politik arenada görünür olması ile beraber Kürt müziğinde bir kıpırdama yaşanır. Özellikle 60’lı yıllarda ve 70’li yılların başında Ayşe Şan, Mahmut Kızıl, Hüseyin Tutal (Huseynê Farê), Kemal Örkün gibi sanatçılar politik yapıların desteği olmadan Türkiye’deki müzik piyasasında Kürtçe plakları ile kendilerine yer açmaya çalıştı. 70’li yılların ikinci yarısından sonra ise Kürt örgütlerinin dönemin dünya sol hareketlerinden etkilenmesi ile beraber Kürt müziğinde ve icracılarında da gözle görülür bir değişim yaşandı. Bu yıllarda Kürt örgütleri, kitlelere ulaşmada müziğin gücünden faydalanmaya çalışırlar. Türkiye’de Kürtçe müziğin o dönemlerde bir pazar ve piyasaya sahip olmadığı düşünüldüğünde, bu ilişkiden sadece örgütlerin değil müzisyenlerin de yarar sağladığını söyleyebiliriz. Zira müzisyen için kitlelere ulaşmada Kürt örgütlerinin araçları ve kanalları büyük kolaylıklar sağlıyordu. Hatta bazı durumlarda müzisyen, örgütün aktif bir üyesi ya da yöneticisi de olabiliyordu. O yılların yoğun politik atmosferi düşünüldüğünde Kürtçe müzik yapanların bir biçimde politik yapılarla ilişki içinde olmaları oldukça doğaldı.
Bu yazıda 70’li yıllarda Avrupa’da özellikle Almanya’da Kürt müzik piyasasının varlığı, mevcut durumu, nasıl işlediği gibi sorulara dönemin kurum ve kişileri üzerinden, aynı zamanda o yılların politik atmosferinin genel bir resmi çizilerek cevap verilmeye çalışılacak.
Dağıtım, satış ve tanıtım nasıl oluyordu?
70’li yıllarda Avrupa’da bulunan Kürtler, üç gruptan oluşuyordu; işçi (eşi ve çocukları), öğrenci ve mülteci. Zaman içerisinde geçişkenlikler ve değişkenlikler yaşanmış olabileceğini de hesaba katarak, bu üç grubun 70’li yıllarda Avrupa’da bulunan Kürtlerin kahir ekseriyetini oluşturduğunu söyleyebiliriz. KDP’nin Kürt öğrencileri arasındaki faaliyetleri dışında* Türkiyeli Kürt işçi, mülteci ve öğrenci nüfusu arasında en önemli iki kurum DDKD’ye yakın Komelên Karkerên Demokratên Kurdistan (KKDK) ve Federasyona Komelên Karkerên Kurdistanê li Elmanya (KOMKAR). O dönemki adıyla TKSP’ye (Türkiye Kürdistan Sosyalist Partisi, sonrasında PSK) bağlı olan dernek, ilk olarak 1974 yılında Berlin’de açıldı. Almanya’nın birkaç kentinde daha açılan derneklerden sonra, 1979 yılında bir çatı örgütü olan KOMKAR adını aldı. KKDK ise 1976 yılında Doktor Şivan’ın ardılları ve DDKD’nin Avrupa’daki sempatizanları tarafından Almanya’da kuruldu. O yıllarda Kürt müzik piyasası da büyük oranda bu kurumların elindedir. Avrupa’da o yıllarda kaseti stüdyoda kayda alıp çoğaltma, maddi külfeti dışında çok zor bir olay değildi. Fakat iş, kasetin prodüksiyonu ile bitmiyordu. Dağıtım, satış ve tanıtımı için örgütlü bir yapının desteğine ihtiyaç vardı. Tanıtımda örgütün yayınları, dağıtımda kurumları ve satışında da düzenlenen geceler, dönemin müzisyenlerine büyük bir fırsat sunuyordu. Kürdistan’da olduğu gibi diasporada da bazı müzisyenler direkt bu örgütlerin sanatçısı olarak tanınırken bazı sanatçılar da bu örgütlerle temas halinde olmuşlardır.
Kasetler diaspora ile de sınırlı kalmıyordu. Örgütsel kanallar dışında işçilerin yıllık izinlerini memleketlerinde geçirmek için yaptıkları seyahatler aracılığıyla Türkiye ve Kürdistan’a kadar ulaşıyordu. Kasetler kimi kez derneklerin adına basılırken kimi kez de müzisyenler kendi imkanlarıyla çıkartabilmiştir.
O yıllardan birkaç kaset
1976’da Almanya’ya gelen Şivan Perwer, 70’li yılların diasporasında yıldan yıla popülaritesi artan en gözde müzisyenlerinden biridir. Şivan Perwer, Almanya'da sadece 70’li yıllarda solo ve düet olmak üzere 5 kaset çıkartmış. Temeli’nin, tümü Kürtçe olan 1976 tarihli ‘Hozanê Şoreşgeri Demoqrat’ kaseti de KKDK etiketiyle Avrupa’da çıkan ilk Kürtçe kasetlerden biridir. (Kasetin kapağı için bkz. Resim 1) Heval’in ‘Koroya Azadî’ kaseti ise 1979 yılında KOMKAR etiketiyle çıkar. (Resim 2) Yine KOMKAR’a yakın olan Şêxo’nun ‘Hawar Hawar’ kasedi de aynı yıl çıkar. (Resim 3)
O yıllarda Avrupa’daki en popüler kadın müzisyen Şêrîn’dir. (Kaseti için bkz. Resim 4) Şivan Perwer’den birkaç yıl sonra Gulistan Perwer de Avrupa’ya gelir ve ikisi beraber kasetler çıkarır. 70’li yılların ikinci yarısından sonra ve 80’li yılların başında bu isimlerden farklı olarak gece ve etkinliklerde Dilbirîn, Qado, Şahin, Ciwan (Haco), Dilgeş, Beşir gibi müzisyenler sahne alır. (1979 yıllına ait bir afiş için bkz. Resim 5)
Yolu Almanya’dan geçen sanatçılar
Almanya’daki siyasi ortam ve Kürt müzik piyasasında bulunmasalar da yolu bu ülkeden geçen tanınmış Kürt sanatçıları da vardır. Ayşe Şan, 1972 yılında işçi olarak geldiği Almanya’da yaklaşık 3 yıl çalışır, sonra geri döner. Ayşe Şan, Almanya’da kaldığı süre zarfında bazı etkinliklerde sahne alır.
Türkiye’den Almanya’ya gelen ilk işçilerden olan Dersimli Mahmut Baran da hayatını kaybettiği 1975 yılına kadar Almanya’da işçi olarak çalışır. Daha sonra kasetleri Hunerkom ve Kom Müzik’ten çıkan Mahmut Baran, Almanya’da aktif müzik yapmasa da, onun ev ve aile ortamında söylediği şarkılardan oluşan birçok eseri kayda alınmış.
Hüseynê Farê de birkaç yıl Almanya’da kalır ve kaldığı sürede kısmen de olsa sanatını sürdürür. Sanatçı bazı şarkılarında Almanya’da kayıt yaptığını, girişte söylediği ‘Hêy hêyy Huseynê Farê, lawikê Elmanya teyrê xerîb’ sözleriyle vurgular. (Bkz. sanatçının internet ortamında bulunan ‘Hay lo Delal’ kilamı)
70 ve 80’li yıllarda ulusal bir değer: Aram Tigran
70 ve 80’li yıllarda Almanya’da Aram Tigran, Ayşe Şan (Bkz. Resim 6) gibi sanatçıların kasetleri farklı siyasi yapılar tarafından tekrardan basılır. Bunlar arasında Kürtlerin daha önce Erivan Radyosu’ndan tanıdığı Aram Tigran, en çok ilgi gören sanatçılardandır. Aram Tigran’ın kasetleri 1970’li yıllarda KKDK, Komkar ve 80’li yıllarda da Hunerkom tarafından tekrardan yayımlanır. Bu açıdan Aram Tigran, örgütler üstü ulusal bir figürdür. (KKDK, KOMKAR ve Hunerkom’dan çıkan birkaç kaseti için bkz. Resim 7)
Hunerkom ile gelen değişim
12 Eylül 1980 Darbesi sonrası mülteci göçü ve PKK’nin Avrupa’da örgütlenip kurumsallaşması ile beraber, diasporadaki siyasi ve kültürel harita değişir. Özellikle 1983 yılında kurulan Komela Hunermendên Welatparêz ên Kurdistanê (Hunerkom) ile müzik alanında büyük bir atılım yaşanır. Temposu ve çalışma tarzı ile tabiri caizse diğer kurumları geride bırakır. Çıkarılan kasetlerin kitlelere ulaşmasında birçok sanatçı için adeta bir çekim merkezi haline gelir.
90’lara kısa bir bakış
90’larda yoğun bir mülteci akınıyla beraber Kürt diasporasında birçok açından ciddi değişimler yaşanır. Bu yılların sanattaki yansımaları için deneysel ve etno-folk müziğe bir yönelişin olduğunu söyleyebiliriz. Artık sol ve ulusal jargonla yoğrulmuş politik müzikten ziyade bölgesel dil ve inançları yansıtan müzikal arayışlar öne çıkar. Bu durumun görece Kürt siyasetinde de kabul gördüğünü ve bu müziğin yaygınlaşmasında da ön açıcı olduğunu söyleyebiliriz.
Ortak özellikleri
70’li yıllarda ve sonrasında da Kürt örgütleri siyasal-örgütsel hesap ve ilişkiler üzerinden müzisyenlere kendi yayınlarında yer vermiş, sahip olduğu kitle arasında kasetlerinin yayılmasına, dağıtılmasına, satılmasına izin vermiştir. Bu yalnızca bir örgüte ait bir özellik değil, aksine bahsi geçen bütün Kürt örgütleri bu pragmatik saiklerle müzisyenlerle ilişki kurmuştur. Hatta zaman zaman gerilimler basına yansımış, gazete ve dergiler üzerinden tartışmalar yaşanmıştır.
* 1956 yılında Almanya’nın Wiesbaden kentinde kurulan, daha sonra farklı Avrupa ülkelerinde de şube açan KSSE (Kurdish Students Society in Europe) 1975’e kadar KDP’nin etkisinde Kürdistan’ın farklı parçalarından öğrencilerin yer aldığı yekpare bir kurumdu. Kürtçe orijinal adı Komeley Xwendikaranî Kurd Le Ewrûpa (Avrupa Kürt Öğrenciler Derneği) olan bu kurum, daha çok diplomatik çalışmalar yapıyordu.
Bu yazı PolitikART'ın 283. sayısında yayımlandı