Xeyalfiroş’un tılsımı
- Xeyalfiroş, kasetçalarların halen dolaşımda olduğu dönemlerde özellikle öğrenci evlerinin vazgeçilmeziydi. Xeyalfiroş, Hakan Can’ın çıkardığı tek albümü oldu. Şimdi yeni hazırlıkları var.
Xeyalfiroş ile Hakan Can 90’lı yılların sonlarına doğru Kürt müzik dünyasına güçlü bir giriş yaptı. ’Kom’ların modern Kürt müziğine damgasını vurduğu bir dönemde Xeyalfiroş gibi solo bir albüm hem içeriği hem tarzıyla var olanlardan biraz farklıydı. Farkı ise farklı tınılar ve ritimlerle her şarkıda hem bireysel hem de toplumsal olana dair varoluşsal sorunlara Kürtçe ile hitap etmesiydi.
Kasetçalarların halen dolaşımda olduğu bu dönemlerde özellikle öğrenci evlerinin vazgeçilmeziydi Xeyalfiroş. Zaten Hakan Can kendisine “senin müziklerinle büyüdüm, müziğe senin müziklerini dinleyerek başladım“ diyen birçok genç müzisyen tanıdığını söylüyor.
Xeyalfiroş kasetinin her bir şarkısı hala dinlenilir, dinleyeni hayatının bir döneminden yolculuğa çıkartır. Xeyalfiroş, Hakan Can’ın çıkardığı tek albümü oldu, müzik hayatına bir biçimiyle devam etse de yeni albüm yapmadı.
Şimdi İsviçre’nin Zürich kentinde yaşayan sanatçı birçok dilde şarkılar seselendiren Stimme der Farben/ Renkerin Sesi korosu ile müzik hayatına devam ediyor. Hakan Can ile Xeyalfiroş albümü ve müzik hayatı hakkında konuştuk.
İlk olmanın bedelleri var
1998 yılında çıkan albümün ortaya çıkış serüvenini şöyle anlatıyor: “Xeyalfiroş albümünün ilk çalışmaları 95-96 yıllarında, konservatuarda öğrenciyken başladı. O yıllarda Kürt müziğinde bazı boşluklar olduğunu düşünüyordum. Özellikle armonik müzik açısından büyük eksiklikler vardi. Kürtçe armonik müzikle uğraşan sanatçı sayısı bir elin parmağını geçmezdi. Bu nedenle; o dönemlerde Kürtçe bestelerimi yapmaya başladım, konserler verdim.“
Albümün ortaya çıktığı dönemde yarattığı etkiyi ve yankıyı ise, “Doğrusu ilk dönemlerde müziğimi insanlara anlatmak pek kolay olmadı. Var olan Kürtçe müziklerden hem yapı hem de tema olarak farklıydı. Anlaşılması biraz zaman aldı ama ne mutlu ki; onca yıl sonra şarkılarım güncelliğini koruyor ve dinleniyor. İlk olmanın bedelleri var, öyle değil mi?“ sözleriyle değerlendiriyor.
Xeyalfiroş için kimi müzikseverler ‘hak ettiği değeri görmeyen’ yorumunu yapıyor. Bu tespit için Hakan Can şöyle diyor: “Değer derken, çok kişiye ulaşmak, çok para kazanmaksa, evet. Ama müziklerimin sevilmesi, takdir görmesi ise, hayır. Çünkü müziklerimi seven dinleyicilerim, gerçekten de seviyor. Yıllar geçse de insanlardan güzel şeyler duymak; beni mutlu eden bu. Ayrıca bana; ‘senin müziklerinle büyüdüm, müziğe senin müziklerini dinleyerek başladım’ diyen genç müzisyenler tanıyorum.“
Çalışmalarım hep sürdü
Hakan Can’ın ismi Xeyalfiroş’tan sonra pek duyulmadı müzik dünyasında. Bu yıllarda insanlar, “acaba müzikten el etek mi çekti?“ sorusu oluştu. Hakan Can, “Hayır, Kürt müziğinden el etek çekmedim aslında, çalışmalarım hep sürdü. Fakat hayat zor, müziğin farklı alanlarında da çalışmalıydım. Bu nedenle albüm yapmadım ama çalışmalarım hep devam etti. Ayrıca şu anda teknoloji çok gelişti. Yeni çalışmalarımın da olduğu konser kayıtlarımı dinlemek isteyen arkadaşlar, Hakan Can youtube ve facebook kanalımdan takip edebilirler“ yanıtını veriyor.
Başka bir Kürtçe albümle Hakan Can’ı aramızda görebilir miyiz sorusuna ise “Yakın bir tarihte olmasa da, biriktirdiğim çalışmalarımı bir albümde toplayacağım“ diyor.
Başarılı müzisyenler çıktı
Hakan Can, Kürt müziğinin şimdiki durumunu geçmişle kıyaslandığında nasıl bir farklılık görüyorsunuz? sorusuna da, “Başta da dediğim gibi; Kürt müziğinde o dönemler büyük boşluklar ve eksiklikler vardi. Eğitimli müzisyenler de pek azdı. Herkes birbirini taklit ediyordu, bu yüzden ortaya yeni bir şey çıkmıyordu. Ama şimdi bu konuda çok mutlu ve umutluyum. Oldukça başarılı müzisyenler çıktı. Şimdi bağımsız ve başarılı işler çıkaran müzisyenler var. Çok sevindirici’’ yanıtını veriyor.
20 dilden şarkılar
Stimme der Farben/Renklerin Sesi İsviçre’de birçok dilde şarkılar seslendiren uluslarüstü bir koro. Hakan Can’ın da içinde aktif olarak yer aldığı koro hakkında sanatçı şu bilgileri veriyor: “Stimme der Farben koromuz, 2014 yılında, bir arkadaş ortamında, ‘acaba yapabilir miyiz‘ diye konuşurken başladı. Sonra çalışmalara başladık. İlk konserimizi Zürih’te yaptık ve büyük bir ilgi gördü. Hatta bu ilgiye koro olarak biz bile şaşırmıştık. Ama bizi daha da motive etti; Zürih ve Basel’de konserler verdik. Koromuzun repertuarında dünyanın birçok yerinden 20 değişik dilde şarkılar var. Şimdi 2018 Nisanında Zürih Rotefabrikte yapacağımız konserin yeni projesi için çalışıyoruz.“
Bu söyleşi 10 Ağustos 2017 tarihinde Yeni Özgür Politika gazetesinde yayımlandı
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen