Türk basınının illüstrasyonlarında
Ağrı İsyanı ve Kürtler
- Bu yazının konusu olan 26 illüstrasyon, 1930 yılının Temmuz ve Eylül ayları arasında 4 farklı günlük gazetede (Cumhuriyet, Milliyet, Vakit, Akşam) yayımlanmıştır. Göstergebilimsel açıdan geniş bir biçimde analiz edilmesi gereken bu illüstrasyonlar, farklı gazeteler olmasına rağmen tek elden çıkmış gibidir.
Türk resmi tarihine göre, Ağrı’da Kürtler ile Türkiye Cumhuriyeti
arasındaki savaş, 16 Mayıs 1926’da başlar ve 14 Eylül 1930’da son bulur.
Nitekim Cumhuriyet gazetesi bir gün sonra, yani 15 Eylül’de ‘Ağrı
Dağı’nda Tenkil Bitti’ manşeti ile çıkar. Ağrı’daki isyanın
önderlerinden İhsan Nuri Paşa da anılarında Ağrı’daki Kürtler için ‘’5
yıl boyunca özgürlüğün leziz tadını almışlardı’’ diyerek, 1930’daki
savaştan sonra Ağrı’nın Türklerin hükmü altına girdiğinden söz eder. (Hêvî dergisi, Bîranînên Ihsan Nûrî Paşa II, V)
Örgütlü
ve siyasi bir hedefi olan Ağrı’daki Kürtleri ve onlara destek amaçlı
gelenleri tanımlamak için kullanılan ’şakiler’, ‘haydutlar’, ‘âsiler’,
‘çapulcular’* gibi kavramlarla hızını alamayan dönemin Türk basını,
‘mikroplar’ (Akşam, 19 Temmuz 1930) diyecek kadar sınırları zorlar. Sorunun
vahametini anlatmak için ara sıra başvurduğu bu tür tıbbi kavramların
yanı sıra savaştaki ölümleri de ’temizlendi’, ‘ezildi’, ‘imha edildi’
gibi fiillerle duyuruyordu. İnsanların savaşçılara olan nefretini
arttırmak için ‘Şark hâdisesi’ni, ’Medeniyet’, ‘İrtica’ gibi farklı
kontekstler ile bir arada anmayı da unutmuyordu. ‘Ecnebiler’ ve
’Hoybuncular’ın onlarla ilişkileri de ‘Şarktaki hâdise’nin her türlü
şiddeti ne denli hakkettiğini idrak ettirmede güçlü bir argümandı.
Kürt isyanı yoktur!
Cumhuriyet gazetesinin başyazarı Yunus Nadi, dönemin basınının Şeyh Sait öncülüğünde 1925’te gelişen Kürt hareketinden edindiği alışkanlıkla Ağrı’daki harekete de bazen ’Kürt İsyanı’ demesine içerlenmiş olacak ki şunları yazma ihtiyacı duyar: “Cumhuriyet millî vahdet hakikat ve gayesile müteşekkildir. Binaenaleyh Şark hudutlarımızda Kürt isyanı yoktur. Cehalet sevkile şekavet yoluna dökülmüş bazı vatandaşların elbette er geç cezalarını görecek münasebetsiz hareketleri vardır.” (Cumhuriyet, 13 Temmuz 1930)
Tamamlayıcı bir öğesidir haberin
İsyanı
tanımlamak için hangi kavramların kullanılacağı konusunda hassas
davranan dönemin Türk basını, görsellerdeki tercihlerinde de oldukça
dikkatlidir. Özellikle Ağrı’daki savaşın son safhasına girildiği dönemde
kullanılan görseller oldukça ilginçtir. Çoğunlukla illüstrasyonlar
kullanırken bazen Türk askerlerinin fotoğraflarının yanı sıra Ağrı
Dağı’nın coğrafik yapısını gösteren haritalar, savaştaki Kürt
komutanların ve Xoybûn yöneticilerinin fotoğrafları da teşhir amaçlı
kullanılır. Yine Kürt erkek ve kadınları yaylada, köyde veya şehirde
gösteren fotoğraflar da küçümseyici altyazılarla verilir.
İllüstrasyonlar
genellikle birinci sayfada kullanılır ve savaşın safhalarına göre renk
ve biçim alır. Haberlerle birlikte verilir, haberin tamamlayıcı bir
öğesidir, karikatüre yakın illüstrasyonlar bazen haberin metninden ayrı
bir biçimde de verilir. O yıllarda gazetelerde fotoğrafın çok yaygın
olmaması sebebiyle haberi okuyucu için daha etkili ve çekici kılmak için
illüstrasyonlar kullanılırdı. Aynı zamanda illüstrasyonlar fotoğraftan
farklı olarak olanı betimlemek dışında çizimlerle algılara hitap etmede
daha kullanışlıydı. Türk basınının Ağrı İsyanı zamanında kullandığı
illüstrasyonlar estetik ve sanatsal yanıyla zayıf olsa da savaşın
gidişatına göre bir topluluğu insan-dışı figürlerle resmetme hali söz
etmeye değer bir konudur.
Savaşın safhalarına göre
Irkçı ideolojilerin revaçta olduğu o yıllar düşünüldüğünde demonize edilmiş tiplemelerin yer aldığı çizimlerin gazete ve dergilerde olması hiç de şaşırtıcı değil. Nitekim bu tür karikatür ve çizimler Birinci ve İkinci Dünya Savaşı zamanında etkili bir propaganda aracıydı. Gazete ve dergilerin yanı sıra seçim pankartlarından tutalım kartpostallara kadar geniş bir kullanım ve etki alanı vardı.
Çizimlerde insan-dışılaştırma
Ağrı’daki savaş esnasında gazetelerde çıkan illüstrasyonlarda yoğun bir insan-dışılaştırma göze çarpar. Kürtler bu illüstrasyonlarda kimi kez tümüyle insan-dışı bir varlık kimi kez de yarı insan yarı yılan figürleri ile karşımıza çıkar. Karikatür ve illüstrasyonlar yoluyla insan-dışılaştırmadan en muzdarip halkların başında Yahudiler gelir. Hristiyan teolojisinden tutalım modern ideolojilere kadar Yahudilere karşı yapılan toplu kıyımların zeminini hazırlamada, onları insan-dışı gösteren görseller bolca kullanılmıştır. Ortaçağ’daki resimlerde domuz, 19. ve 20. yüzyıldaki çizimlerde ise yılan, ahtapot gibi hayvanlar en çok kullanılan antisemit motiflerin başında geliyordu. Antisemitizmin ideolojiler üstü olduğunu anlamak için bu tür çizimlere bakmak açıklayıcıdır. Günümüzde de kapitalizm ve emperyalizm temalı benzer figürlerin olduğu karikatür ve pankartların - doğrudan Yahudiler ve İsrail kastedilmediğinde bile- antisemitizmi çağrıştırdığı için büyük tepkilerle karşılaşması olasıdır.
En çok kullanılan figür yılan
Ağrı
ile ilgili illüstrasyonlarda başvurulan insan-dışılaştırma, şiddetin
failini ‘kurtarıcı’ olarak resmederken basının ‘haydut, şaki, serseri,
çapulcu’ gibi ibarelerle tarif ettiği tam ne olduğu anlaşılmayan
grupları da temizlenmesi gereken birer organizma veya cansız birer cisim
olarak resmeder. Yılan, en çok kullanılan figürdür. Adem ve Havva
mitolojisinde de hile ve baştan çıkarıcılığı simgeleyen yılandan tümüyle
kurtulmak için ‘baş’ı ezilmesi gerekirdi. Başı ezilmeyen yılanın bir
gün tekrar sokabileceği ihtimalini düşünerek ona karşı merhametli
olunmaması akıllardan çıkarılmamalıydı. Türk basınının kullandığı
illüstrasyonlarda da ‘baş’ önemlidir. Bazen ‘baş’ insan, gövde yılanken
bazen de tam yılan olmasa da yılana benzeyen tehlikeli bir canlıdır.
İllüstrasyonlarda da Ağrı’daki savaşçı Kürtleri tasvir eden yılan ve
yılana benzer varlıkların basının diline paralel bir biçimde ‘baş’ı
ezilir veya kesilir.
Öncesinde de mütedeyyin birey ve toplulukların
genç cumhuriyet için ne denli sinsi ve korkunç olduğunu göstermek için
karikatürize edilmiş yılan görseline başvurulduğu olurdu.
Zavallı, şaşkın ve sarıklı tipler
Kürtler, insan tiplemelerinde ise yerel kıyafetleri ile zavallı görünümlü insanlar olarak resmedilir. Çizilen tiplerde o dönemki koşullarda cumhuriyet ve medeniyet karşıtlığının sembolü haline gelen sarık, şiddetin ne kadar haklı olduğunu anlatmak için iyi bir yardımcıdır, çünkü ‘irtica’yı da çağrıştırır. Bu yüzden hemen hemen bütün çizimlerde zavallı ve şaşkın duran Kürtlerin başında sarık vardır. Zaten bazı zamanlarda şiddetin meşruiyetini sorgusuz kılmak için ‘Ağrı’daki şekavet’in irticai hedefleri olduğu da basında yazılır. Oysa Türk basınına göre aynı zamanda Ağrı’daki Kürtler, Ermeniler ile ittifak yapacak kadar da ‘din dışı’ydı. Çizimlerdeki tipler yoluyla tahkir ve hedef göstermeye en çok maruz kalan halklarından başında yine Yahudiler gelir. 19. ve 20. yüzyıldaki antisemit çizimlerde de Yahudiler büyük burunlu, göbekli, sinsi bakışlı resmedilirdi. Yine Ağrı konulu illüstrasyonlarda da Kürtler genellikle yaşlı, şaşkın, sarıklı, zavallı, başı askerin postalı ile ezilirken ya da süngüsü ile koparılmış bir şekilde resmedilir.
Devlet ve Kürtler
Bu illüstrasyonlarda devlet, alımlı ve genç bir asker, bombalar yağdıran bir uçak ya da demir yumruk olarak görülür. Edimleri, postalı ile baş ezmek, süngüsü ile baş kesmek, bomba yağdırmak, kafes bekçiliği yapmaktan ibarettir.
Harici güçler
Estetik ve sanatsal kaygılar taşımayan çizimler adeta basında kullanılan kelimelerin resimli hâlidir. Örneğin basında kullanılan ‘temizlemek’ fiiline paralel olarak karikatürlerde elinde süpürge veya kürekle ‘temizlik’ yapan bir asker görünür. Aynı şekilde ‘Şarktaki hâdise’de ’ecnebiler’ ve ’harici güçler’in de işin içinde olduğunu anlatırken kullanılan ‘körüklemek’ fiili aynı şekilde karikatürlerde de kendine yer bulur.
Söylem ve görsel birlik
Bu yazının konusu olan 26 illüstrasyon, 1930 yılının Temmuz ve Eylül ayları arasında 4 farklı günlük gazetede (Cumhuriyet, Milliyet, Vakit, Akşam) yayımlanmıştır. Sonuç olarak, Türk basını savaş zamanında bir dönem gazetelerin en gözde görsel aracı olan illüstrasyonlardan her biçimiyle yararlanmıştır. Kürtlere yönelik devletin her türlü şiddetini meşru göstermede dönemin gazetelerin söylemdeki birliği illüstrasyonlarda da kendini gösterir. Göstergebilimsel açıdan geniş bir biçimde analiz edilmesi gereken bu illüstrasyonlar, farklı gazeteler olmasına rağmen tek elden çıkmış gibidir.
*Bazen Ağrı’daki savaşçıları tanımlamak için ’Celâli’ sözcüğü de kullanılır. (8 Ağustos 1930 Cumhuriyet)
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen