Kürt romanı ve 2016
- Her şeye rağmen Kürt romancılığı yoluna devam ediyor. Her dilde olduğu gibi eserin ne kadar kalıcı olacağına okuyucu karar verecektir. Her şeye rağmen tüm direngenliğiyle 2016 yılı Kürt romancılığına yeni soluk kattı diyebiliriz.
Amerikalı edebiyat kuramcısı Frederic Jameson’ın “3. dünya romanlarının hepsi kaçınılmaz bir biçimde ulusal alegoridir” tespitine karşı Hindistanlı edebiyat kuramcısı Aijaz Ahmad “Ne Jameson’ın metni bir birinci dünya, ne de benimki bir üçüncü dünya metni. Biz birbirimizin medeniyetsel ‘ötekisi’ değiliz” şeklinde cevap vermişti.
‘Ulusal alegori’ ve ‘öteki’ bağlamında Kürt romanı (Kürtçe roman) mevcut kalıpların dışında bir seyir izledi. Ne ‘öteki’ olabilecek bir kimliğe ne de ‘ulusal alegori’ sayılabilecek soyutlukta bir düşünce yapısına sahipti. Bu yüzden ilk modern Kürt romancılığını ‘varolma’ arayışı içinde doğrudan ‘ulusal metinler’ olarak okumak daha faydalı olacaktır. Uzun bir süre ‘öteki’ olma lüksüne bile sahip olamayan Kürt kimliği ancak bir ‘hiç’ olmayı daha doğrusu ‘hiçleştirilme sürecini’ yaşamıştır. Bu ‘hiçlik’ nosyonu üzerine kurulan en iyimser tahayyül bile bu kimliği ancak ‘doğuş’, ‘diriliş’, ‘yaratılış’, gibi kavramlarla ancak ‘bir ‘şey’ olma arzusu olarak okumuştur. Bu yüzden Türkçe’nin Kürt romanını okuma çabasında bu tür kavramlarla karşılaşmak yüksek bir olasılıktır. Kabaca tanımlarsak Türkçe’nin Kürt romanını okuma biçimi, onun bir ‘şeyler’ olma arzusunu anlaşılır kılmaktır. Bu ‘şey’i okuyabildiği, görebiliği oranda takdir etmekle mükellef bir meşrebe sahiptir.
Tek dili Kürtçe olan ya da öncelikli okuma yazma dili (ilk aşamada) Kürtçe olan bir okur yığını bulunmadığına göre Kürtçe okuru diğer dillerde olgunlaştıktan sonra yönünü ya kendi diline çevirecektir ya da olgunlaştığı dilde yoluna devam edecektir. Diğer dillerde okumayı tercih eden okur bir süre sonra Kürt romanın ‘şeyleşme’ sürecini takdir edecek ya da daha ilerisi onun ‘tanıtılmasına’ yardımcı olacaktır. ‘Zaten başkaları yazıp, okuyor’ duygusuyla aidiyet hissini bir süre sonra tümüyle yitirecektir. Kendi edebiyatına dair ‘aidiyet hissi’ taşımayan bu yığın en çok Kürt romanının ‘dekoratif’ olma yönünü sever.
Kürt romanının bu ‘dekoratif özelliği’ dışında kendi içinde tartışan, eleştiren nitelikli bir okuyucu kitlesi var. Bu kitlenin niceliksel gücü tartışılmaya açıktır, fakat siyasi sınırlar, birden çok alfabenin varlığı, egemen devletlerin baskıcı rejimleri, asimilasyon, savaş, dağıtım ağının ve pazarının azlığı vb. faktörler göz ardı edilemez biçimde belirgindir. Her şeye rağmen Kürt romancılığı yoluna devam ediyor. Her dilde olduğu gibi eserin ne kadar kalıcı olacağına okuyucu karar verecektir.
2016 yılı Kürt toplumunun hafızasındaki yarıkları daha da belirginleştirdi. Sanatından, siyasetine, sporundan iş hayatına kadar acı dolu bir yıl oldu. Hele roman gibi edebiyatın en meşakkatli türünde eser vermek acı dolu yıllardan sonra gelen refah dönemlerinde mümkündür. Her şeye rağmen tüm direngenliğiyle 2016 yılı Kürt romancılığına yeni soluk kattı diyebiliriz.
2016’da çıkan Kürtçe romanlara dair birkaç not
- 2016 yılında 3’ü çeviri olmak üzere 29 yeni romanın basımı yapıldı.*
- Rênas Jiyan’ın ‘Spitama’ romanı Şubat ayında ilk baskısını Ağustos ayında ise ikinci baskısını yaptı. Bu kadar kısa bir süre aralığında iki baskı yapmak Kürtçe yayınlıcılıkta az rastlanılan bir olay.
- Dört Kürtçe roman kadın eliyle okuyucuyla buluştu. Kirmancki lehçesinde Nadire Güntaş Aldatmaz ‘Pîltane’ romanıyla bu lehçedeki ilk kadın romancı ünvanına sahip oldu. Ayrıca Yıldız Çakar ‘Gerîneka Guernicayê’ (Guernica Girdabı/Lis yayınları), Aynur Aras ‘Leylana Kesk’ (Yeşil Serap/J&J yayınları), ‘Eqîdê Tok ‘Di Siya Mirinê De Pişkivên Jiyanê’ (Ölümün Gölgesinde Yaşam Tomurcukları/Aram yayınları) adlarıyla Kürtçe diliyle ilk romanlarını yazdılar.
- Yine zindanlardan 2016’da dört Kürtçe roman çıktı; Bahattin Cesur ‘Raperîn’ (İsyan/Evrensel Basım yayın), Mahir Bagok ‘Kefiyen Cihêreng’ (Türlü kefiyeler/Lis yayınları), Mehmet Yavuz ‘Ax û xwîn’ (Toprak ve Kan/J&J yayınları), Abdullah Yılmaz ‘Tov di Axê de Namîne’ (Tohum Toprakta Kalmaz/Sîtav yayınları).
- Rojava’da ilk kez Projeya HINARê ya Çandî (Hinar Kültür projesi) kapsamında Maxence Fermine’nin ‘Neige’ adlı romanı Îbrahîm Xelîl’in Fransızcadan çevirisiyle ‘Berf’ adıyla okuyucuyla buluştu.
- Kürt edebiyatı için 2016 yılının tartışmasız en büyük başarısı Güneyli Kürt yazar Baxtiyar Ali’ye ait. ‘Duwahemîn Henarî Dunya’ romanı ‘Der letzte Granatapfel’ (Dünyanın Son Narı)’ adıyla İsviçre merkezli Unionsverlag yayınevinden çıktı. Roman kısa sürede 4 baskı yaparak Almanya’da Litprom’un en çok satan kitaplar sıralamasında ilk sırada yer aldı.
- Helîm Yûsiv’ın ‘Gava Masî Tî Dibin’ romanı ‘When Fish Get Thirsty’ adıyla Midja Ahmad ve Serkewt Kerimi’nin çevirisiyle ve Baxtiyar Ali’nin ‘Xezalnûs û Baxekanî Xeyal’ romanı ise ‘I Stared at the Night of the City’ adıyla Kareem Abdulrahman çevirisiyle Londra’da İngilizce basıldı.
Not: Sadece Kuzey Kurdistan ve Rojava’da baskısı yapılan eserler bu rakama dahildir. Bu rakamda yanılgı payı olmakla beraber daha önceden başka alfabelerde (Arap ve Kiril) basılıp, bu kez latin alfabesiyle çıkan romanlar dahil değildir.
Rojava’nın Qamişlo kentinde ikamet eden Kürt yazar Konê Reş’in ‘Beriya Mêrdîn’ romanı da bu rakama dahildir. Not düşülmesinin sebebi, romanı imkansızlıklardan dolayı Rojava’da basamayan yazarın kendi imkanlarıyla ancak 20 adet çoğaltmasıdır.
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen