Hozan Şiyar ya da Şiyar Farqînî, 80’li ve 90’li yılların Kürtler için çetin geçen yıllarında seslendirdiği şarkıları kadar sadeliğiyle de unutulmayan bir isim. Kasetleri ulusal mücadeleye gönül vermiş Kürtlerin evinden eksik olmayan Hozan Şiyar, 90’lı yıllarda Ayşe Şan, Murat Bektaş ile birlikte Diyarbakır’ın en çok dinlenen ve sevilen sanatçılarındandı. MED TV ve MEDYA TV aracılığıyla özellikle ‘Şîrîna min’ şarkısı ile Kürdistan’ın dört bir tarafında tanındı.
Hozan Şiyar ya da kimlikteki adıyla Celal Sarıkaya, 1953 yılında Silvan’da dünyaya gelir. Çocuk yaşta müzikle ilgilenmeye başlar. 1975 yılında Silvan Askeri Şubesi’nde memur olarak işe başlar ve aynı yıllarda birkaç arkadaşı ile müzik grubu kurar. Kürtçe müzik yapmasından rahatsızlık duyan Türk devleti hakkında onu sürgün etmek ister. Sürgünlük yerine istifa etmeyi tercih eden Hozan Şiyar görevinden ayrılır. 1976 ve 1977 yıllarında müzikle ve siyasetle aktif bir biçimde ilgilenir. Çok sayıda Kürt örgütünün olduğu dönemde o Kawacılar’a yakınlık duyar ve Kawacılar’ın müzisyeni olarak tanınır. O yıllarda örgütlerin önce çıkan müzisyenleri vardır, mesela aynı yıllarda Hozan Dilgeş KUK’un, Âşık Temelî Şivancılar’ın müzisyeni olarak bilinir. Hozan Şiyar kararlı bir Kawacıdır. O kadar ki ‘Urmiye Urmiye’ şarkısını Kawa hareketinin propagandasını yapacak biçimde değiştirir: ’Farqîn e, Farqîn e, hemî Kawacî ne’
Birkaç kez tutuklanır
1977-1980 yılları arasında baskı ve zorluklara rağmen 5 kaset çıkartır. Artık tanınan bir sanatçı hâline gelen Hozan Şiyar, 12 Eylül Darbesi ile tutuklanır. 2 yıl tutuklu kaldıktan sonra tahliye olur, fakat 1984’te Kürtçe kasetleri yüzünden tekrar hapse atılır.
1986 yılında tekrar tahliye olunca da Kürtçe şarkılar söylemekten vazgeçmez ve inatla, inançla söylemeye devam eder. 1990 yılında en çok bilinen şarkısının içinde yer aldığı ‘Şîrîna min’ kaseti ile dinleyicilerini karşısına çıkar. Kendisi gibi eski bi Kawacı olan Mehmet Emin Cengizoğlu, şarkının çıkış öyküsünü anlattığı röportajında şunları söyler: “12 Eylül darbesinden sonra Kürtçe kasetler yasaklanmış, yeni yeni Kürtçe kasetler çıkmaya başlamıştı. Hozan Şiyar parçalarını hazırlıyordu, o ara ben bir iş için Cizre’ye gidecektim; eğer bulabilirsem ‘Cîzirê Cîzirê, seatê zîncirê lê’ parçasının orijinalini istedi. O zaman ben ona cezaevinde Kürtçe bir şiir yazdığımı ve eğer isterse değerlendirebileceğini söyledim. Şiiri verdim, çok beğendi ve müziğini kendisi yaptı. İstanbul’a gittiğinde plak şirketi parçayı çok beğenmiş ve kasetin çıkış türküsü olarak ‘Şîrîna min’ı seçmiş.”
‘Şîrîna min’ ile büyük bir üne kavuşur
Aynı yıllarda SHP listesinden Kürt Özgürlük Hareketi’ne bağlı kişiler belediye seçimlerini kazanınca, Hozan Şiyar da belediyede işçi statüsüne çalışmaya başlar. ‘Şîrîna min’ kasetiyle Kürdistan’da büyük bir üne kavuşan
Hozan Şiyar, adının devletin ölüm listesinde olduğunu duyar ve birkaç ay evde saklanmak zorunda kalır. Daha sonra İstanbul’a gider ve burada Mezopotamya Kültür Merkezi ile ilişki kurar. Kurumun çalışmalarına katılan Hozan Şiyar, 1992 yılında İsveç’e sürgün gitmek zorunda kalır. Avrupa’da bulunduğu süre içerisinde ilk Kürt televizyon kanalı MED TV’nin kuruluşunda yer alır ve kanalın mütevazi emekçilerinden biri olur. 1998 yılında kansere yakalanır ve 22 Nisan 2002 yılında sürgünde yaşamını yitirir. Daha sonra vasiyeti üzerine Silvan’da toprağa verilir.
Unutulmaz bir direniş ağıdı: Çemo
Kendi besteleri kadar başka şarkıları da yorumlayan Hozan Şiyar’a en çok Mihemedê Şêxo’nun şarkıları yakışıyordu. ‘Heps û Zîndan’ , ‘Felek Heylê’ , ‘Min Bihîstî Tu Nexweş î’ onun en çok sevilen şarkılarındandır. Belki de Mihemed Şêxo gibi zarif ve mütevazi, aynı zamanda sanat, direnişle dolu geçen ömrü onları birbirine yakınlaştırdı.
15 Ağustos Atılımı’yla PKK öncülüğünde gelişen Kürt ulusal direnişine karşı da tepkisiz kalmaz. Direnişi anlatan, yansıtan şarkılar onun sesiyle daha çok tanınır. Bunlardan biri ‘Çemo’ ağıdıdır.* PKK tarihinde ‘Şikestûn Direnişi’ olarak geçen ve önemli bir yere sahip tarihi bir olayın ağıdı olan ‘Çemo’ şarkısı da zamanla Hozan Şiyar’ın en bilinen şarkılarından biri olur. 1980 yılında Dêrik’in Şikestûn köyünde yaşanan bu tarihi olayda, Türk ordusu tankı, topu, helikopteri ve yüzlerce askeriyle 6 savaşçının bulunduğu yere baskın düzenler. Beklemediği bir direniş ile karşılaşan Türk ordusu yurtsever köyülülere saldırır. Köylülerin destansı direnişin tanığı olduğu bu olayda Ahmet Kurt (Kemal), Mehmet Kurt (Cemal), Selman Doğru, Abdullah Yüce, Mehmet Özsoy, Süleyman Saruhan şehit düşer. Sonrasında bu direniş ‘Çemê Şikestûnê’ ağıdıyla ölümsüzleşir.
* 'Çemê Şikestûnê' şarkısı ilk olarak sanatçı Zozan’ın Hunerkom’dan çıkan ‘Zozan-2’ kasetinde yer almış. Firaz Baran’ın 2007 yılında Weşanên Mezopotamya’dan çıkan ‘Hunerkom Akademî Mîr-1978-2006’ kitabında ‘Zozan-2’ kasetindeki şarkılar da var. Kitapta ‘Çemê Şikestûnê’ adıyla yer alan şarkı hakkında 'Gotin û Muzîk: Xalid an jî gelêrî’ bilgisi bulunuyor. Bu şarkı ‘gelêrî’ olamayacağına göre şarkının bestekarı için aksi ispatlanmayana kadar Xalid diyebiliriz.