Samstag, 17. Juni 2017

Müziğin sömürgenliği

Kürt müziğinin krizi!

  • Devrim, bir üretim sürecedir, resmi tarihin bakış açısıyla ‘iktidarı ele geçirme operasyonu’ değildir. İktidarı ele geçirdikten sonra seri biçimde insan üretimine geçme arzusu ‘toplum mühendisliği’ mefhumuyla sosyolojik ve politik bir hastalık olarak tarihteki yerini almıştır.



Devrim, dünyada solun değişime zorlayan 68 kuşağının ilan ettiği gibi ne geçmişin romantik anıları ne de düşlerle kendini avutma değil “Hemen şimdi”dir. Devrimin dili “şimdiki zaman” ile çekimlenmelidir, zira farklı zaman çekimleri onun gramatiğiyle uyuşmaz. Kitleleri devrim hayalleriyle avutma, devrime Marx’ın din için yaptığı vurguyu atfeder, yani ‘kitlelerin afyon’u olma özelliğini.

Sembol fetişizmi...


Devrimci mücadelenin sunumunda en etkili yöntem sanat ve özelde müziktir. Sanatı “afyon” gibi kullanmanın en hastalıklı onu sembollere hapsetmek ve imgeler okyanusuna dönüştürmektir. Her toplumsal hareketin kendinden önceki deneyimlerden ithal ettiği ya da etik ve estetik yaratıcılığını kullanarak ürettiği semboller vardır. Semboller devrimci hareketler için kitlelere ulaşmada önemli bir argümandır. 
Semboller neticede reel durumu degiştirip, dönüştürmek için kitleleri anlık veya uzun süreli bir biçimde motive etme işlevi de görür. Semboller kullanılan renklerden tutalım kahramanlık payesi biçilmiş şahsiyetlerin figürlerine kadar geniş bir yelpazeye sahiptir. Hayatın her alanında bu tür semboller ve imgelerle karşılaşmak mümkündür keza sembolleri ve imgeleri hayatın içerisinde yer tutabilmiş hareketler bir ölçüde başarılı addedilebilirler.
Öte yandan salt sembollere tutunup onunla kendini güvende hissetmek yaratılan değerlerin içinin boşaltılması anlamına gelir. 
Materyalist veya idealist değişim iddiasında olan toplumsal hareketlerin örneği mevcuttur. İlk olarak inanç hareketlerini ele alabiliriz. Hiçbir din yoktur ki toplumsal barışı ve huzuru salık vermesin. Toplumu savaşa ve adaletsizliğe davet eden inanç örneği mevcut değildir. İnançların döl yatağı olan Ortadoğu coğrafyasının yüzyıllardır değişmeyen yarası olan savaş ve yıkım halen de tüm sıcakllığıyla kendini hissettirmektedir. Sorun inançsız olma ya da dinleri kabul etmeme sorunu değildir ki toplumun büyük çoğunluğu da kendini bir dine ait hisseder. Süregelen bunca acının sebebi dinin yaşamla arasındaki bağı olan felsefik ve düsünsel yönünün toplumun gündeminden çıkarılıp kabuğu ya da özünü perdeleme görevi üstlenen sembollerin kutsanmasıdır.
Semboller karşısında huşuya kapılıp reel olana karşı ise üç maymunu oynamak, dinleri iktidarların tehlike sezdikleri an toplumu dinamize edecekleri sınırsız tasarruf alanına dönüştürmüştür. 
Diğer bir örnek ise sınıfsal düzeni değiştirme iddiasında olan sosyalist hareketler açısından çarpıcıdır. Sembollerin fütürsuzca kullanımının en somut örneği; devrimi gerçekleştiren ya da bu hayali gerçekleştiremeden genç yaşta canlarını veren insanların sınırsız kullanım alanına sahip resimleri. En iyi bilineni efsane komutan Che Guevara’dir. Kapitalist sistme karşı savaşmış bu devrimcinin kapitalizmin elinde metaya dönüşmesinin günahı sosyalist olduğunu söyleyen kurum ve kişilerdedir.

Kürt müziğinin varlık içindeki yoksulluğu

Bu minval üzere son dönem Kürt Politik Müziğinin kendisi ve onun görsel sunumundaki kullandığı fütürsuzca semboller ve kalibresi düşük içerik, eleştirilmesi gereken bir husustur. Bu noktada yaptığım eleştiriler, Kürt müziğini değil dönemin rüzgarıyla bir çırpıda ortaya çıkan eserelere ve onun görsel sunumu olan kliplere yöneliktir.
Müzik, duygulara hitap etmenin, insanı düşsel  yolculuklara çıkarabilmenin en masrafsız biçimidir. Bu konuda devrimci hareketlerin başarılı olduğu söylenebilir. 
Politik Kürt müziği Koma Berxwedan ile başlayıp dur durak bilmeden yoluna devam ediyor. Koma Berxwedan sadece Kürt müziğinde değil aynı zamanda Kürt siyasaetinde de önemli bir yere sahiptir. Çetin savaş yıllarında kasetleri silah kadar tehlikeli sayılmıştır egemenlerin gözünde.
Rojava devrimiyle beraber politik Kürt müziği bir canlanma yaşıyor. Üzerındeki ölü toprağını atıyor, kendini silkeliyor. Bu durum kitlelerde de karşılığını buluyor. Son dönem şarkıların çoğu YPG ve Kobanê, Şengal temalı eserler. Bu dönem şarkıları duygulara bir ölçüde hitap etse de sanatsal açıdan çok zayıf eserlerdir.

Hep ağlayan, sızlayan Kürt olmaz ki...

Üzerinde çok fazla çalışılmadan piyasaya sürülmüş bu eserler Kürt müziğinin çıtasını düşürüyor. Salt propagandatif unsurlar ve semboller üzerine kurgulanmış bu eserler kolay yoldan zengin olmaya çalışanların işgüzarlığına benziyor. Pop müziğe politik kıyafet diktirip, giydirmektir. Pop, müziğin en tembel ve piyasacı türüdür. Kültür endüstrisinin haylaz çocuğudur. Çabuk üretilip tüketilmesiyle övünür. 
Kürtçe şarkı sözleri bile başlı başına bir konudur. Kelime hazinesi birkaç yüzü geçmez, Kürtçe müzik yapanların Kürt edebiyatından bihaber olduklarını anlamak için de müzik eleştirmeni olmaya gerek yok. 
Şiir her ne kadar bu ilişkide gönülsüz olsa  da müziğin en yakın dostudur. Maalesef Kürtçe müzik yapanlar bu dostluğu tercih etmiyor. Kürtçe’nin kullanım alanını sadece şarkılarla sınırlıyorlar.
Keza eleştirilmesi gereken diğer husus şarkılarda kullanılan görselliktir. Görsellikle yapılan izleyiciyinin duygularını okşamak değil, sömürmek oluyor. Kliplerde görünen Kürt ağlayan, sızlayan, hep yardım bekleyen bir konumdadır. Ha keza Kürt Özgürlük Hareketine mal olmuş semboller ve simgelerin kullanımda oldukça cömert davranılıyor. Müzikte kendini gösteren bu sembolik unsurların pervasızca kullanımı devrimin fetişizmi durumunu ortaya koyuyor.
Bu yazı 16 Ocak 2016 tarihinde Yeni Özgür Politika gazetesinde yayımlandı

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen

Bir cümlelik silah: Kürdistan sömürgedir

Foto: İbrahim Demirel 70’li yılların ikinci yarısında Kuzeyli Kürt örgütleri içinde sömürgecilik tartışmaları popülerdi. Ancak o günlerdeki ...